İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu: Dünya sağlık tarihinin en büyük toplu davalarından biri olabilir

“`html

T24 Haber Merkezi

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu, Bakırköy Adliyesi önünde gerçekleştirilen Yenidoğan Çetesi Davası’nın ilk duruşması hakkında basın açıklaması yaptı. Sağkan, Türkiye Barolar Birliği ve baroların davaya katılım taleplerinin reddedildiğini ifade ederek, mücadelenin devam edeceğini belirtti. Kaboğlu ise “Bu dava, yalnızca Türkiye’nin en büyük sağlık sistemi skandalı değil, belki de dünya çapında bir toplu dava olarak kayıtlara geçecektir. Bizim açımızdan bu, karanlık bir dönemin simgesidir” şeklinde konuştu.

Yenidoğan bebeklerin ölümüyle sonuçlanan SGK dolandırıcılığına dair görülen Yenidoğan Çetesi Davası’nın ilk duruşması, Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.

“Davaya katılım isteğimiz geri çevrildi”

Bakırköy Adliyesi önünde açıklama yapan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, baroların davaya katılma talebinin mahkeme tarafından reddedildiğini vurguladı ve şunları söyledi:

“Bugünkü duruşmada, çocukların yaşam hakkının söz konusu olduğu bir dosyada Türkiye Barolar Birliği’nin ve barolarımızın katılım taleplerinin kabul edilmesini bekliyorduk. Bu sayede daha etkin ve şeffaf bir yargılama sürecinin sağlanması hayati önem taşıyordu. Biz burada sadece hukuk kurumlarını temsil ediyoruz. Masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı gibi evrensel hukuk ilkelerine saygı göstererek hareket etmekteyiz.”

“Ancak baroların katılım taleplerinin reddi, yargılamada hakkaniyetle karar verilmesini zorlaştırmaktadır. Yakın zamanda Diyarbakır’daki Narin kızımızın dosyasında Diyarbakır Barosu’nun müşteki ve katılan olarak kabulü, o dosyada maddi gerçeğe ulaşmada kritik bir adım olmuştur ve bunun önemli sonuçlarını görmekteyiz.”

“Sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam edeceğiz”

Ülkemizin ulusal ve uluslararası mevzuatları doğrultusunda, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan çocuğun üstün yararının mahkeme kararlarında sağlanmasının ne kadar önemli olduğunu vurguladık ancak mahkeme tarafından bu talebin reddedildiğini üzülerek belirtmek zorundayım.”

“Bu durum bizim mücadelemizi sonlandırmayacak. Gözlemci sıfatıyla duruşmayı takip etmeye, mağdur ve müşteki ailelerin avukatlarına hukuki destek sağlayarak maddi gerçeği aydınlatmak için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz.”

Kaboğlu: “Bu dava, yalnızca Türkiye’nin değil, dünya sağlık tarihinin en büyük toplu davalarından biri olabilir”

İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu, davanın dünya sağlık sisteminde büyük bir skandal olduğunu ifade ederek, “Bu, aslında karanlık bir tablodur. Anayasasında devlete sağlık hizmetlerinin sunulması ve denetlenmesi konusunda açıkça yükümlülükler öngören sayılı ülkelerden biriyiz. Anayasamızın 56. maddesi bu yükümlülüğü net bir şekilde belirtmektedir. Ancak, devlete ait olan hastaneler ve özel hastaneler, bu yükümlülüğü yerine getirmede maalesef başarısız olmuştur.” dedi.

“Burada bebeklerin hayatları kaybolmadı, bir sistemin çöküşüne de tanıklık etmekteyiz”

Kaboğlu, duruşmanın bu kadar büyük bir davanın görülmesinin, bir sistemin sistemsizlik haline dönüşmesi anlamına geldiğini belirtti ve şöyle devam etti:

“Dolayısıyla, çocuklarımızın yaşamları karartılmış, hayatlarından kopartılmıştır. Burada ciddi bir yaşam hakkı ihlali söz konusudur. Baroların varlığı, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına, özellikle yaşam hakkına sahip çıkmak ve bunları savunmak için hayati öneme sahiptir. Tüm bu taleplerimizle anayasamızın bize yüklediği görevleri yerine getirmek istedik. Ancak maalesef duruşmanın ilk günü adil yargılama hakkının ihlaline tanık olduk.”

“Umarım ilerleyen günlerde görülecek davalar, daha adil bir yargılama süreci içinde ilerler. Ancak gerçek şu ki, Türkiye’de sosyal devlet, hukuk devleti ve anayasanın belirtilen yükümlülüklerinin askıya alınması sonucunda, bu tür büyük toplumsal davalarla karşı karşıya kalınmaktadır. Burada sadece bebeklerin hayatları kaybolmamış, aynı zamanda bir sistemin çöküşüne de tanık olmaktayız.”

“`